ÇELTİK ve ÇELTİK YETİŞTİRİCİLİĞİ

 GİRİŞ:

Çeltik, dünyada 53' kuzey 35'guney enlemleri arasında Antarktika hariç her kıtada yetiştirilmektedir. Fakat en yüksek verim, ılıman iklim kuşağında dediğimiz tropikal iklim kuşağındaki bölgeler dışındaki bölgelerde alınmaktadır. Avustralya, Kaliforniya ve ülkemiz gibi.

ÇELTİĞİN ORİJİNİ

Çeltiğin kültürü yapılan iki türü; O. sativa (Asya çeltiği) ve O. glaberrima, (Afrika çeltiği). Çeltik, buğdaygiller familyasının poaideae alt familyasına ait Oryza oymağına dahildir. Oryza cinsi yabaniler dahil, 21 türe sahiptir. Oryza sativa çeltik yetiştirilen bütün ülkelerde yetiştirilmektedir, O. glaberrima ise yalnız bazı batı Afrika ülkelerinde yetiştirilmektedir, ancak günden güne yerini O sativa’ya bırakmaktadır.

O. sativa’nın güney, güneydoğu, ve doğu Asya’nın farklı alanlarında ve çevre koşullarında yetiştirilmesi sonucu, değişik ekotipleri ortaya çıkmıştır. Bunlar, İndica ,Japonika ve javonica dir. İndica en eski ekotiptir. M.Ö. 7000 yılına ait kazılarda Çin’ in Chekiang eyaletinde bulunmuştur. Japonika çeşitleri de, Çin‘in Hemudu bölgesinde bulunmuştur. Daha sonra Kore ,Japonya ve Rusya‘ya yayılmıştır. Javonica çeşitleri de Endonezya’da yetiştirilmektedir. O. sativa ve O. glaberrima) aynı ortak evrim yoluna sahiptirler.

ÇELTİĞİN BİTKİSİNİN YETİŞME DEVRELERİ

Tropikal bölgelerde, çeltik bitkilerinin yetişme periyodu 100-210 gün arasında değişir, ortalama 110-150 gündür. Ilıman iklim bölgelerinde, ekimden hasada kadar ortalama 130-150 gün geçer. Çeltik bitkisinin yetişme periyodunu sıcaklık ve gün uzunluğu gibi, iki önemli çevre faktörü belirler. Yetişme periyodu üç ana devreye ayrılabilir.

Vegetatif gelişme dönemi: Tohum çimlenmesinden, salkım oluşum dönemi başlangıcına kadar geçen süreyi kapsar.

Generatif devre: Salkım oluşum devresi başlangıcından, çiçeklenmeye kadar geçen dönemdir.

Tane doldurma dönemi: Çiçeklenmeden, tam olgunlaşmaya kadar geçen süreyi kapsar.

Çimlenme

Çeltik tohumunun su içerisinde çimlenebilmesi için minimum su sıcaklığı, 9 ve 13 ° C derece arasında olmalıdır. Çimlenme yüksek sıcaklıklarda daha kısa sürede olur. Optimum çimlenme sıcaklığı 30-35 ° C arasında değişmektedir. Havasız su içersinde çimlenen tohumdan önce çim kını, sonra kök kını çıkar. Çim kınından oluşan sapın en alt boğumundan çıkan kökçükler, kökler oluşana kadar, bitkinin beslenmesini sağlar. Çim kını başlangıçta renksiz veya açık renklidir. Çim büyürken boğumlar oluşur ve bu boğumlardan yapraklar çıkar. Bitkinin üst kısmana doğru gittikçe, boğumlar arasındaki mesafe artar. Fideler düşük sıcaklığa karşı duyarlıdır. 12 ° C altında bir süre kalırsa sararır ve ölürler. Fidelerin gelişmesi için 25-30 ° C arasındaki sıcaklıklar idealdir.

Kardeşlenme

Ana sap ile ikincil yaprak arasından bir cim kını daha çıkar, buna kardeşlenme denir. Kardeş sayısı, sıcaklık, güneşlenme, besin maddesi, ekim sıklığı ve yetiştirme tekniği gibi faktörlere bağlı olarak değişir. Bir bitki ortalama 8-12 kardeşe sahip olabilir. Kardeşlenme devresi yaklaşık bir aydır. Kardeşlenme devresinde, tarlada su seviyesinin düşük olması kardeş sayısını artırır. Maksimum kardeşlenme devresinden sonra, kardeşler ana saptan ayırt edilemez. Kardeşler arasında homojen bir olgunlaşma olması istenir, bunun sonucu, uzun bir kardeşlenmenin uzun sürmesi istenmez.

Tropikal bölgelerde, sıcaklık, güneşlenme, besin maddesi, ekim sıklığı ve yetiştirme tekniği gibi faktörlere bağlı olarak, fidelemeden 40-60 gün sonra maksimum kardeşlenme seviyesine ulaşılır. Ekimin kuruya mibzerle veya serpme olarak sık bir şekilde yapıldığı ılıman iklim bölgelerinde, fazla kardeşlenme istenmez, bitki başına 1-3 kardeş olması yeterlidir ve maksimum kardeşlenme dönemine, fidelerin çıkışından bir ay sonraki zamanda ulaşılır.

Kardeş sonrasında, birim alandaki sakım sayısı ortaya çıkar, buda tane veriminin önemli bir unsurudur.

Yapraklanma

Ana saplar üzerindeki boğumlardan, hava koşullarına göre ortalama her hafta bir yaprak çıkar. Yaprak, bir yaprak kını ve yaprak ayasından oluşur. Yaprak ayası dar ve uzun yaprak formunda olup, üzerinde damarlar uzunluğuna paralel ve belirgindir. Gelişmenin erken dönemlerinde iki yaprak arasında geçen oluşma süresi, daha kısadır (4-5 gün), daha sonraki dönemlerde bu süre daha uzundur (8-9 gün). Yapraklar bazı çeşitlerde uzun ve kaba, bazı çeşitlerinde ise seyrek ve yumuşak tüylerle kaplıdır.

Salkım Gelişmesi

Başakçık ayırt edilmeye başladığında, salkımlar bayrak yarağın içerisinden yukarıya doğru çıkış yapar. Salkım yavaş bir şekilde gelişmesini sürdürür ve yaklaşık salkım oluşum devresi başlangıcından 7 gün sonra 5 cm uzunluğa ulaşır. Bu sürede başakçık primordiaları farklılaşmaya başlar. ve başakçık sayısı belirlenir. Bu dönemde, bitki üzerinde oluşacak stres koşulları verimi olumsuz yönde etkiler.

Çiçeklenme

Çiçeklenme, salkım çıkışından kısa bir süre sonra meydana gelir. Salkımın büyüklüğüne bağlı olarak, çiçeklenme 3-5 gün devam eder. Çiçeklenmenin başlangıcında iç ve dış kavuzlar uç kısımlarından açılır, flament uzar ve kavuzlardan dışarı çıkar. Daha sonra başakçık, daha fazla açılır ve stigma görülebilir. Flament kavuzlardan dışarı çıkarak anterleri dışarı bırakır ve başakçık kapanır

Tane oluşması için her başakçığın tozlanması şarttır. Normal şartlarda çiçekler 09-13.00 saatleri arasında açıktır. Her başakçık 40 dakika ile 2 saat arasında açık kalır. Çeltik bitkisi kendine döllenir. En fazla %04 oranında yabancı tozlanma söz konusudur. İyi bir tozlanma olabilmesi için, açık ve güneşli bir havanın olması çok önemlidir. Tozlanmadan 30 dakika sonra döllenme tamamlanır.

Dane Dolma devresi

Tozlanma ve döllenme tamamlandıktan sonra, tane oluşmaya başlar. Döllenme normal olarak, anter oluşumundan 5-6 saat sonra tamamlanır. Daha sonra, döllenen yumurta kargo pirince dönüşür ve üç gün sonra, caryopsisde nişasta taneleri görülmeye başlar.

Salkım çıkarma devresinden önce, saplarda ve yaprak kınında önemli miktarda nişasta ve şeker birikir. Bu biriken karbonhidratlar, dane dolma döneminde tanelere taşınır. Dane dolumu için üstten üç yaprağın fotosentez üretimi çok önemlidir. Dane dolma dönemindeki sıcaklık, dane dolum döneminin süresini belirler. Dane dolum süresi, tanenin maksimum ağırlığa ulaşması için geçen süre olarak tarif edilir. Bu süre Tropikal bölgelerde, indica gurubu çeşitleri için 28 °C’de 13 ve 16 °C’de ise 33 gündür. Japonica çeşitleri biraz daha uzun dane dolma süresine sahiptirler, 16 °C’de 18 ve 28 °C’de 43 günde dane doldururlar.

ÇELTİK TARIMINI ETKİLEYEN İKLİM FAKTÖRLERİ

Sıcaklık

Yetişme sezonu boyunca meydana gelen sıcaklığın dağılımı ve süresi gibi faktörler, tane verimi için çok önemlidir. Fide devresinde sulama suyu sıcaklığı, salkım oluşum ve çiçekleme devrelerinde hava sıcaklıkları daha önemlidir. Çimlenme döneminde düşük sıcaklık, çimlenmeyi geciktirir veya durdurur. Çimlenme için minimum sıcaklık 9-13 º C arasıdır, optimum sıcaklık ise 30-35 º C arasıdır ve 41-45 º C arasında çimlenme olmaz. Çimlenen çeltik fideleri düşük sıcaklığa (12 º C) duyarlıdır. Düşük sıcaklıklarda fideler zarar görür veya ölürler. Fide gelişmesi için optimum sıcaklık 25-30 º C arasıdır.

Kardeşlenme içinde sıcaklık önemlidir. Düşük sıcaklıkta kardeşlenme azalır ve 19 º C’nin altında durur. Optimal kardeşlenme sıcaklığı 25-32 º C arasıdır. Sıcaklık 16 º C’ye doğru yükselirken yaprak çıkarma oranı, sıcaklığa bağlı olarak artar. Düşük sıcaklıklar boğumlar arsının kısalmasına neden olur. Düşük sıcaklığa en hassas olan devre, salkım oluşum devresi başlangıcı ile salkım çıkarma arasındaki dönemdir. Bu devredeki düşük sıcaklık başak sayısını azaltır

Çiçeklenme ve tozlanma için optimal sıcaklık 27,5-32,5 º C arasında değişmektedir. Düşük sıcaklıklar tane doldurma süresini uzatır. Buda tane veriminin artması açısından yararlıdır. Tropikal koşullarda tane doldurma süresi 30-35 gün arasındadır. Düşük sıcaklığın olduğu, ılıman iklim bölgelerinde, ise bu süre 60 güne kadar uzayabilir. Dane dolum devresi için minimum sıcak 13-14 º C arasıdır. Çiçeklenme döneminde, günlük maksimum sıcaklık 35 º C üzerinde olursa, boş ve dolmamış tanelerin oranı artar.

Güneşlenme

Tropikal bölgelerde, çeltiğin, sulanarak yağışsız mevsimlerde yetiştirilmesiyle, yağışlı mevsimlerde yetiştirilmesinden daha fazla verim elde edilmektedir. Bunun nedeni yağışsız kurak mevsimde, güneşlenmenin daha fazla olmasıdır. Çeltik bitkisinin, güneşlenemeye en hassas olduğu devre, salkım oluşum devresi başlangıcı ile olgunlaşmadan 10 gün önceki devre arasındaki dönemdir. Yüksek verim için salkım oluşum devresinde güneşleme çok önemlidir.

Nispi Rutubet

Nispi rutubetin yüksek olması, fungal(mantari) hastalıklarının artmasına sebep olmaktadır. 1995 yılında Edirne’de çeltik ekim sahalarında ortalama %20 ürün kaybına neden olan, çeltik yanıklık hastalığı görülmüştür. Bunun sebebi, 1995 yılında temmuz ve ağustos aylarında uzun yıllar ortalamasının iki katı kadar yağış düşmesi ve havaların sıcak gitmesidir.

Yağış

Fazla miktarda yağış havanın nispi rutubetini artırmaktadır. Buda rutubetten kaynaklanan hastalıklara sebep olmakta ve güneşlenmeyi de azaltmaktadır. Hasat zamanındaki yağışlar, yatma meydana getirerek hasadı geciktirir, bu durum ürün kaybına ve tane kalitesinin düşmesine neden olur.

TOPRAK İSTEĞİ

Toprak İsteği

Çeltik, hemen hemen her cins toprakta yetişebilir. Toprak isteği bakımından seçici değildir. Kumlu-tınlı yapıdan, ağır-killi yapıya ve pH' sı 3 ile 8 arasında değişim gösteren topraklara uyum sağlayabilir. Çeltik tarlalarının çoğu 4–5 ve 6 arasında değişen pH değerine sahiptirler, fakat bazıları alkali yapıya sahip olabilir. Çeltik yetiştirilecek toprak su tutması açısından fazla geçirgen olmamalıdır. Su çeltik tarımı için çok önemlidir. Bununla birlikte çeltiğin değişik gelişme dönemlerindeki su istekleri farklıdır. Çıkış ve kardeşlenmeden sonra verilecek suyun yüksekliği, yaprakları örtmeyecek şekilde olmalıdır. Gelişmenin ileriki devrelerinde normal su yüksekliği 10 – 15 cm de tutulmalıdır.

Hafif akıntısı olan sular, durgun sulara göre oksijen bakımından daha zengin olduğundan ve daha az yosun tutacağından çeltik akıntılı tavalarda daha iyi yetişir. Sapa kalkma ve çiçeklenme sırasında bitkinin su tüketimi en yüksek düzeye ulaşır.

Çeltik bitkisi, tuzluluğa orta derecede dayanıklıdır. Fakat gelişmenin bütün devrelerinde dayanıklılık gösteren bir çeşit yoktur.

Saturasyon ekstraktının elektriki kondaktivitesi 6-10 mm hos/cm olan topraklar çeltik bitkisine zarar verir ve %50 'ye varan oranda ürün kaybına sebep olabilir. Çeltik tarımı için optimum pH 5,5–7,5 arasıdır. 5,2 den az ve 8,2 den yüksek pH seviyeleri çeltik için kritik pH seviyeleridir.

Toprak su altında bırakıldığında, başlangıç pH değerine bakılmaksızın, pH oranı 6,5 ve 7,5 arasında sabitlenir.

Tuzlu topraklar, tuzlu ve alkali olmak üzere, iki ana gruba ayrılır. Tuzlu topraklar, tabii olarak fazla miktarda eriyebilir tuz içerirler. Alkali topraklar ise sodyum karbonattan kaynaklanan, yüksek oranda değişebilir Na +ve pH 'ya sahiptir. Çeltik, iklim koşulları uygun olduğunda, her iki cins toprakta yetiştirilebilmektedir.

Çeltik, tuzlu topraklara en iyi uyan bir üründür. Çünkü tuzluluğun yıkanması için arazinin su altında tutulması gerekir. Toprağın su altında tutulması, tuzluluğu azaltır. Demir, Manganez, Fosfor ve Azottan faydalanmayı arttırır.

Toprak İşleme

Çeltik tarımı için toprak işlemesine sonbaharda veya ilkbaharda derin bir sürüm ile başlanır (Resim-1). Kışı öylece geçiren tarla, ilkbaharda, tarla da su tutmak üzere tavaların yapılmasından sonra, Diskkarro veya Kazayağı (Kültüvatör) ile hafif toprak işlemesi yapılır.

Toprak işlemesi, genellikle çimlenme, fide çıkışı ve toprağa tutunma devrelerinde, bitki gelişmesi üzerinde önemli etkiye sahiptir. Toprak hazırlığının iyi yapılması, şu konularda önemli yararlar sağlar;

- Yabancı ot kontrolü,

            - Gübrenin toprağa daha iyi karışması,

 -Toprağın kabarma ve havalanması,

- Toprak karıştırılarak, alt katmanlarda biriken besin maddeleri toprağın üst katmanına

çıkar.

- Toprağa ince bir yapı verir ve bu da besin maddesi absorsiyonunu artırır.

Tir ve Tavaların Yapılması

Sedde ve tirlerin yapımında, traktörlere takılan tesviye bıçağı veya tir pulluğu gibi aletler kullanılabilir (Resim-2). Tirlerin genişliği 40-70 cm, yüksekliği de 30-50 cm arasında olabilir.Tavaları çok geniş tutmak su kesme ve salmalardaki denetimi azaltır, suyun rüzgarlardan dalgalanmasına ve bundan özellikle genç bitkilerin zarar görmesine neden olur.

Tavaları çok küçültmek ise çeltik yetiştirilecek toprak yüzeyinin azalmasına, sulama, bakım ve hasat-harman işlerinin yavaşlamasına yol açar.

 

 

Arazinin Tesviye Edilmesi

Çeltik tarımı yapılacak tarlanın hazırlığı veya seçiminde üzerinde durulması gerekli olan en önemli husus; tarla çok iyi tesviye edilmeli veya tesviyeli araziler seçilmelidir. Çeltik tarımı, % 4 'e kadar eğime sahip arazilerde yapılabilir, fakat bu gibi araziler, yüksek verim elde edebilmek için çok iyi tesviye edilmelidir.

Arazi tesviye işlemi, küçük parsellerde tesviye bıçağı ile yapılabilir; ancak daha geniş arazilerde, hafif ağırlıklı greyder veya lazerle çalışan tesviye aletleri kullanılabilir (Resim-3). Arazi düzlemesinde lazer teknolojisinden yararlanılan ülkelerde çeltik, tavalarının genişliği 40–50 dekarı bulabilmektedir.

 

 

Arazinin iyi tesviye edilmesi çeltik tarımında önemli yararlar sağlamaktadır.

1-Tavalar istenilen büyüklükte ve ebatta yapılabilir.

2-Tavalarda suyun üniform şekilde dağılımı sağlanır, buda mevcut suyun

kullanımında etkinliği arttırır.

3-Yılın her zamanında yüzeysel veya derin drenaj yapılmasını sağlar.

4-Çimlenmeden hasada kadar bitki örtüsünde, üniformiteyi sağlar. Eğer arazi iyi

tesviye edilmişse, ekimde tohumlar düzgün bir zeminde, kısa sürede tutunup

gelişeceğinden, iyi bir bitki örtüsü oluşturulabilir.

5- Makinalı tarımda, kullanılan alet ve makinaların hareket kabiliyetini arttırarak, iş

verimini yükseltir.

6-Yabancı ot kontrolü daha etkili ve kolay olur.

EKİM

Çeşit Seçimi

Çeşit her şeyden önce bölge koşullarına uygun olmalıdır. Çeşit bölgedeki, çeltik yetiştirme sezonunda ekonomik bir verim vermelidir. Bölgeye uygun olmayan geççi çeşitler ekmemeliyiz.

Çeşit seçiminde üzerinde durulması gereken önemli bir husus da; çeşitler yüksek verimli ve tüketicilerin beğenisine sahip kalite özelliklerini taşımalıdır.

Ekim Zamanı

Çeltiğin ekim zamanını, yetiştirilecek çeşidin vejetasyon süresi, hava ve sulama suyunun sıcaklığı belirler. Çeltik için çimlenme ve fide devrelerinde en uygun sıcaklık 18–35

oC arasıdır. Kritik sıcaklık ise 12-15C’dir. Çeltik ekiminin yapılabilmesi için su sıcaklığının asgari 12 o C olması gerekmektedir.

Ülkemizde çeltik ekim zamanı, bölgelerimize göre değişmektedir. Marmara-Trakya ve Karadeniz bölgelerinde çeltik ekimi Mayıs ayının ilk yarısında yapılmalıdır. Ege ve Akdeniz bölgelerinde çeltik Nisan ortalarından Haziran sonuna kadar olan geniş bir zaman diliminde ekilebilmektedir. Güneydoğu Anadolu bölgesinde ise 20 Nisan 15 Mayıs arasında ekimin yapılması en uygun sonucu vermektedir. İç Anadolu bölgesinde çeltik ekimine biraz daha geç başlamalıdır. Bu bölgede çeltik 10–20 Mayıs arasında ekilmelidir.

Tohumluk

Tohumluk seçiminde her şeyden önce hastalıksız, yabancı ot ve kırmızı çeltik (kart tohum) tohumlarından ari sertifikalı tohumlar tercih edilmelidir. Yalnız vasıflı tohum kullanarak verim önemli ölçüde arttırılabilir. Sertifikalı tohum kullanmak aynı zamanda pirinç randımanını ve ürünün pazar değerini de yükseltmektedir. Mümkün olduğunca 2–3 yılda bir tohum değiştirilmelidir.

Yüksek verim için birim alana atılacak tohum miktarı da çok önemlidir. Atılacak tohum miktarı; çeşidin özelliklerine, ekim zamanına ve toprağın verimlilik durumuna göre değişmektedir.

Ülkemizde ekimi yapılan küçük taneli çeşitler için 15 kg/dekar orta taneli çeşitler için 17–18 kg/ dekar ve iri taneli çeşitler için 20 kg/dekar tohum miktarı tavsiye edilmektedir. M2’ ye atılması gereken dane sayısı da 500–600 adettir.

Çeltikte uygulanabilecek ekim yöntemleri şunlardır.

1- Serpme ekim

2- Mibzerle ekim

3- Fideleme

1-Serpme Ekim

Serpme ekim, farklı şekillerde uygulanabilir, elle serpme, gübre saçıcıları ile serpme ve uçakla serpme gibi.

a.       a)Elle Serpme

Genelde ülkemizde uygulanan ekim yöntemidir. Bu şekildeki ekimde, tohum elle su içerisine serpilir. Bunun için ekimden önce tohumlarda canlılığın uyandırılması, genç bitkilerin soğuk zararına karşı korunması ve çimlenmenin daha kısa zamanda tamamlanması amacıyla, tohumlar ıslatılıp şişirilerek ön çimlenmesi sağlanır.

 

bitkilerin soğuk zararına karşı korunması ve çimlenmenin daha kısa zamanda tamamlanması amacıyla, tohumlar ıslatılıp şişirilerek ön çimlenmesi sağlanır

Ön çimlendirilmesi sağlanmış tohumlar, suyla doldurulmuş tavalara elle serpilir (Resim-4). Tohumlar toprak yüzeyine tutunduktan 3–4 gün sonra tavalardaki su boşaltılır. Tavalara 5–6 gün süre ile su akışı durdurulur. Böylece genç çeltik bitkileri toprağa tutunup köklerini salar ve ilk yapraklarını verirler, daha sonra tarlaya ince bir su verilir.

b) Gübre saçıcıları ile serpme

Bu şekildeki ekimde önce tohumlar 24–36 saat su ile ıslatılır daha sonra 18-24

saat suyun sızması beklenir. Suyla şişirilmiş tohumlar gübre saçıcıları ile su içerisine saçılır (Resim-5).

c) Uçak ile Serpme ekim

Genellikle geniş işletmelerde uygulanan bir yöntemdir. Gübre saçıcıları ile serpme işleminde olduğu gibi şişirilen tohumlar uçakla su içerisine serpilir. Bu yöntemle ekim, ABD ve Avustralya gibi ülkelerde kullanılmaktadır.

2- Mibzerle ekim

Sıraya ekim için tava genişliğinin mibzerin çalışmasına uygun olması gerekir. Dar tavalarda mibzerle ekim işi güçleşir. Ayrıca mibzerle yapılacak ekimlerde arazinin çok iyi düzlenmiş olması gerekir.

3- Fideleme

Bu metodun uygulanması şu şekildedir; önce fide yastıklarında yetiştirilen fideler, hava koşullarına bağlı olarak, ekimden 20 gün sonra tarlaya fidelenir. Sıcak havalarda fideler, daha kısa sürede fidelemeye hazır hale gelirler. Fideleme yapılacak tarlalar çok iyi şekilde hazırlanmalıdır. Özellikle, tesviyesi çok iyi şekilde yapılmalıdır. Fideler 1-2 cm derinlikte su bulunan tarlalara dikilmelidir. Fidelemeden 5-6 gün sonra, fideler gelişmeye başlar ve azotlu gübre uygulaması yapılır.

Eğer, fideler serada veya plastikle örtülü ortamlarda, nisan ayında yetiştirilirse, mayıs ayında tarlaya fidelenebilir. Bu erken olgunlaşma ve erken hasat gibi avantajlar sağlayabilir. Diğer taraftan, fideleme yöntemi kullanılarak çeltik ekim zamanı haziran sonuna kadar uzatılabilir. Bunun sonucu, kışlık arpa veya buğday hasadından sonra, çeltik ikinci ürün olarak yetiştirilebilir.

Fideleme yönteminin olumsuz yönü ise fazla iş gücü istemesi ve masraflı olmasıdır.

Genelde fideleme yönteminden Asya ülkelerinde yararlanılmaktadır, Trakya bölgesinde birkaç çiftçi tarafından kullanılmaktadır.

BAKIM

Çeltik yetiştirmede başlıca bakım işleri sulama, gübreleme ve yabancı ot mücadelesidir.

1-Sulama:

Ülkemizde genelde çeltik, devamlı sulama ile, tarla su altında tutularak yetiştirilir. Ekimden hasada kadar, tarla yüzeyi suyla kaplıdır. Su yüksekliği, bitkilerin gelişmesine bağlı bir şekilde tedrici olarak yükseltilir ve maksimum gelişme devresinde 15 cm civarında tutulur.

Yüksek ve düşük sıcaklıkların her ikisi de çeltik bitkisi üzerinde kötü etkiye sahiptirler. Çeltik de iki faktör, soğuk zararı meydana getirebilir. Bunlar, serin hava ve soğuk sulama suyudur. Düşük sıcaklıktaki suya, çeltik ekimi yapılırsa, çimlenme gecikir veya seyrek bir bitki örtüsü meydana gelir. Minimum su sıcaklığı 12 °C olmalıdır. Optimum sulama suyu sıcaklığı ise 25–30 °C arasıdır. Çimlenme için maksimum su sıcaklığı 42–44 °C’dir. Bu sıcaklıklardan sonra çimlenme olmaz. Gelişmenin her devresinde, 30 °C’nin üzerindeki su sıcaklıkları, ürüne olumsuz etki yapar. Yüksek sulama suyu sıcaklıkları, salkım sayısını azaltır ve başakcık sterilitesi oranını arttırarak verim düşürür.

Yetişme sezonu sırasında, çeltik tarlasına su akışı üst gübreleme sırasında durdurulabilir. Yalnız ekim sonrası yabancı ot uygulaması için tarladan su boşaltılması yapılmalıdır. Gelişmenin erken devrelerinde su kesimi, yabancı otların tekrar gelişmesini teşvik eder ve ikinci bir yabancı ot ilacı uygulanması zorunluluğu gerektirebilir. Aynı zamanda erken devrelerdeki su kesimi çiçeklenmeyi de geciktirir..

Hasat için su kesim zamanı çok kritik bir durumdur, dane dolumu sırasında toprak belirli bir rutubet derecesinde tutulmalıdır. Ancak hasatta, hasat makilarının kolaylıkla çalışabilmesi için hasat sırasında toprak yeterli miktarda kurutulmuş olmalıdır. Çok erken su kesimi, hasat sırasında kırık dane miktarını ve pirince işleme de pirinç randımanını düşürür ve tam olgunlaşmamış tanelerin meydana gelmesine neden olur. Su kesim zamanını; çeşit, toprak tipi ve sezonun geççiliği gibi durumlar belirler. Genelde, çiçeklenmeden 30–35 gün sonra, hasat için su kesimi yapılabilir. Bu da hasattan 10–15 gün önceye tekabül etmektedir.

Özet olarak Çeltik sulamasında şu yol izlenmelidir.

Yetişme Devresi

Uygulanacak Yöntem

Çimlenme ve Fide Devresi

Fide gelişmesi ve erken kardeşlenme için su yüksekliğinin 3-5 cm olması idealdir.

Kardeşlenme devresi ortaları (Üçkardeş )

Su yüksekliği 5–10 cm arasında olmalıdır.

Kardeşlenme devresi sonu

Su yüksekliği 5–10 cm arasında olmalıdır.

Salkım oluşum devresi

başlangıcı(Ekimden 55–60 gün sonra)

Salkım oluşum devresi başlangıcından sonra su yüksekliği 15 cm 'ye çıkarılmalıdır. Çiçeklenmeye kadar tarlada su kesimi yapılmamalı ve su seviyesi düşürülmemelidir.

Çiçeklenme devresi

Su yüksekliği 15 cm olmalıdır

Dane doldurma devresi ve hasat için su kesimi

Toprağın yapısı ve hava koşulları gibi faktörlere bağlı olarak, geç olum devresine kadar sulamaya devam edilmelidir. Hasattan 15–20 gün önce tarlaya su akışı durdurulmalı ve tavalardaki su boşaltılmalıdır.

Ekimi izleyen 5–6 günün sonunda çeltik tavalarının suyu tarla yüzeyinde su kalmayacak şekilde kesilir. Bu süre içinde çimlenen bitkilerin kökleri toprağa iyice tutunur. Bitkiler büyüdükçe su yüksekliği tedrici olarak artırılır.

Çeltik bitkisinin su gereksinmesi ile ilgili olarak iki kritik periyodu vardır. İlki kardeşlenmeden 10–12 gün öncesi, diğeri çiçeklenmeden 20 gün öncesi ile çiçeklenmeden 10 gün sonraki dönemi kapsayan 30 günlük süredir. Çeltiğin sulanması kesik ve sürekli sulama olmak üzere iki şekilde yapılmaktadır. Daha çok sivrisinek mücadelesi için uygulanan kesik sulamada her 8-10 günde bir 2-3 gün süreli olmak üzere tavaların suyu kesilir ve kurutulur. Kesik sulamada sulama adedi 8–15 arasında değişmektedir. Devamlı sulama ekim yerlerinin meskenlerden 300 metre ve daha uzak olduğu hallerde yapılır. Bunda su tavalarda akar ve kesilmez. Sadece gübreleme, yabancı ot mücadelesi ve zorunlu hallerde kesilir. Her iki yöntemde de hasattan 15–20 gün önce tavaların suyu kesilir.

2-Gübreleme:

Diğer tarım ürünlerinde olduğu gibi, çeltikte de yüksek verim elde edebilmek için uygun dozda ve zamanda gübreleme yapmak zorunludur. Çeltik bitkisinin yetişmesi için toprakta bulunması gerekli element sayısı 16' dır. Bunlardan Azot, Fosfor, Potas ve Çinko elementleri için gübreleme işlemi yapılmaktadır.

 

 

a) Azotlu Gübreleme

Çeltik için tavsiye edilen Azot miktarı çeşitlere bağlı olarak 15–18 kg arasında değişmektedir. Kullanılalacak Azot, iki veya üç eşit parçaya ayrılarak kullanılmalıdır. Azotlu gübrenin yarısı ekimde veya kardeşlenme başlangıcında, yarısı da mutlaka ekimden 55–60 gün sonra uygulanmalıdır. Eğer üç parça halinde kullanılacaksa; birinci kısmı ekim öncesi fosforla birlikte toprağa (Resim-7), ikinci kısmı kardeşlenme başlangıcında ve geri kalan kısmı ise yine ekimden 55–60 gün sonra, salkım oluşum devresi başlangıcında kullanılmalıdır. Dekara tavsiye edilen fosfor miktarı 8 kg’dır

Ekim öncesi toprağa gübre uygulamasında, azot ve fosforu veya üç ana elementi, azot, fosfor ve potası birlikte içeren kompoze gübrelerden yararlanılabilir. Üst Azot uygulamalarında mutlaka AMONYUM SÜLFATgübresi kullanılmalıdır.

 

b ) Fosforlu Gübreleme

Fosfor ihtiyacının bulunduğu sahalarda ekim öncesi toprağa, uygun miktarda Fosforlu gübre karıştırılması, çeltik veriminde artışlar meydana getirmektedir. Fosforlu gübre olarak ekim öncesi toprağa, dekara 20 kg Triple Süper Fosfat gübresi uygulanmalıdır. Eğer triple süper fosfat gübresi bulunamazsa fosfor ihtiyacı, kompoze gübrelerle karşılanabilir.

c ) Potasyumlu Gübreleme

Genelde topraklarımız Potasyum bakımından zengindir. Bu nedenle çeltik gübrelemesinde Potasyumlu gübre kullanılmasına ihtiyaç duyulmamaktadır. Ancak üst üste çeltik ekiminin yapıldığı tarlalarda eksikliği duyulabilir. Bu durumda ihtiyaca göre bir miktar Potaslı gübrenin kullanılması uygun olur.

d ) Çinko Uygulaması

Çeltik bitkisinin normal gelişmesini sürdürebilmesi için, gerekli olan 16 elementten biriside çinkodur. Azot ve Fosfor eksikliğinin meydana getirdiği verim azalmasından sonra, eksikliği duyulduğunda çeltik mahsulünde azalmalara neden olan en önemli diğer bir elementte çinkodur. Çinko eksikliği, Hindistan, Japonya, ABD, Brezilya ve Filipinler gibi dünyanın birçok ülkesinde çeltik mahsulüne zarar vermektedir.

e) Çinko Eksikliğinin Belirtisi

Çinko eksikliği; çeltik genç devredeyken, genç yaprakların taban ve orta kısımlarında renk değişmesi şeklinde kendini gösterir. Daha sonra bu renk değişmesi yaprağın bütün alanını kaplar ve yaprak kırmızı bir renk alır. Bazen yapraklar üzerinde küçük kahverengi noktalar halinde lekeler görülür, bu lekeler büyüyerek yaprağın tüm alanını kaplar. Çinko eksikliğinin belirtileri, çeltik bitkisi 4 yapraklı devredeyken başlar, çinko eksikliğinden etkilenen yapraklar, dik halde duramaz, yatık hal alarak su yüzeyine yayılırlar. Bitkiler cüceleşir, eğer etki derecesi fazla ise ölebilirler. Çinko eksikliğinden etkilenen bitkilerde kardeşlenme gecikir, kardeş sayısında azalma görülür, olgunlaşma gecikir ve verim azalır.

Çinko Noksanlığının Nedenleri

Çinko eksikliğinin ortaya çıkmasında etkili olan faktörler;

1. Yüksek verimli çeşitlerin ekimi; yüksek verimli çeşit tarladan, yüksek dane verimi ile birlikte daha fazla miktarda çinko kaldırır.

2. Toprak pH’nın 6,8’den fazla olması. Amonyum sülfat gübresi yerine üre kullanılması, toprak pH’nı arttırmaktadır.

3. Aşırı miktarda fosforlu gübre kullanma sonucunda, topraktaki fosfor miktarının artması.

4. Münavebesiz çeltik tarımı yapılması. Üst üste yapılan çeltik ekimleri sonucunda, topraktan kaldırılan çinko miktarının yıldan yıla artması.

5. Toprak tesviyesi sırasında, bazı sahalardan fazla miktarda toprak tabakasının alınması.

6. Çeltik tarlasının devamlı su altında tutulması; toprak su altında tutulduğu zaman, topraktaki kullanılabilir çinko miktarı azalmaktadır.

 

Çinko Noksanlığının Önlenmesi

1.      Çinko uygulaması yapmak; çinko eksikliği, dekara 4–5 kg çinko sülfat

uygulanarak giderilebilir. En uygun uygulama zamanı, ekim için yapılan en son toprak hazırlığı işleminden sonra, (Tarlaya su vermeden hemen önce) toprak yüzeyine saçma veya püskürtme şeklinde yapılan uygulamadır. Bu şekildeki uygulamada, çinko sülfat yerine, dekara 1 kg saf çinko üzerinden çinko oksitte kullanılabilir.

Ekim sonrası ortaya çıkabilecek, çinko eksikliklerinde, çinko uygulaması yine çinko sülfat olarak, salkım oluşum devresi başlangıcından 5–7 gün önceye kadar (Ekimden 40–45 gün sonrasına kadar) üstten püskürtme şeklinde yapılabilir.

1.      Tarladaki suyun boşaltılması ve tarlanın kurutulması. Bu şekilde,

topraktaki çözülebilir çinko miktarı arttırılabilir.

1.      Çeltik tarımında münavebe uygulamak.

2.      Gübre kullanımında; toprakta fazla fosfor birikmesinden kaçınmak, yani

dengeli gübreleme yapmak.

3-Yabancı ot kontrolü :

Yabancı otlar, gelişme yeteneklerinin üstünlüğü nedeniyle, çeltik tarlalarında ışık, besin maddesi ve su gibi faktörler bakımından uygun ortam bularak hızlı bir şekilde gelişirler. Yabancı otların ürün maliyeti ve verim üzerindeki etkileri çok önem taşımaktadır. Bunun için yabancı ot kontrolünün zamanında ve uygun ilaç dozu kullanılarak yapılmasına dikkat edilmelidir.

Ülkemizde çeltik tarlalarında sorun olan en önemli yabancı ot DARICAN’dır (Echinochloa spp.),Graminea familyasından tek yıllık ve tohumla yüksek oranda üremeye sahip bir yabancı ottur. Bilhassa fide ve gelişme devrelerinde morfolojik görünümü bakımından çeltiğe çok benzemektedir. Çeltikten koyu yeşil yaprak rengi, yaprakların gövdeden ayrılmasıyla anlaşılan ve genellikle hiç görülmeyen dilcik ve kulakçıklarla veya bazen çok körelmiş sık tüycüklerle kaplı bir kulakçığa sahip olmasıyla da ayırt edilir.

Çeltik tarlalarında sorun olabilen bazı diğer yabancı otlar.

Kız otu (Cyperus difformis)

Sivri saz (Scirpus maritimus L.)

Sivri dikenli sandalye sazı (Scirpus mucranatus L.)

Kurbağa Kaşığı ( Alisma plantago-aquatica L.)

Su menekşesi ( Butomus umbellatus L.)

Hasır otu (Typha latifolia L.)

 

Yabancı Ot Mücadele Yöntemleri

Çeltik tarımında ot mücadelesi şu yöntemlerle yapılabilir; kültürel tedbirler, mekanik yolla ve kimyasal mücadele.

Kültürel Tedbirler

a ) Tarla iyi tesviye edilmelidir.

b )Yabancı ot tohumlarından ari, temiz tohum kullanılmalıdır.

c) Münavebe uygulanmalıdır.

d) Ekim; uygun bir bitki sıklığı sağlanacak şekilde yapılmalıdır. Düzgün bir bitki örtüsü yabancı otların çıkışını engeller ve yabancı otlarla rekabeti arttırır.

e)Gübreleme; eğer gübreleme zamanında ve uygun dozda yapılırsa, bitkilerin gelişmesini hızlandırır ve bu da yabancı otlarla rekabeti kolaylaştırır.

f) Sulama; ekimden hasada kadar çok gerekli haller dışında, (Yabancı ot ilacı veya gübre uygulaması gibi) su kesimi yapılmamalı.

g) Alet ekipman temizliği; vejatatif olarak veya rizomlarla üreyebilen yabancı otların, taşınarak yayılmasını önlemek için, alet-ekipman taraladan tarlaya geçerken iyi temizlenmelidir.

Mekanik Mücadele

Mekanik yolla mücadelede akla gelen en önemli yöntem; yabancı otların elle sökülüp tarladan uzaklaştırılmasıdır. Ancak bu yöntem pahalı ve çok yavaş yürüdüğü için tavsiye edilmemektedir.

Kimyasal Kontrol Metotları

Kimyasal yabancı ot kontrolünde yabancı ot ilaçları, ekonomik bir şekilde başarı ile uygulanmaktadır.

Kimyasal mücadelede değişik aktif maddeleri içeren ilaçlar; özelliklerine göre değişik devrelerde (Ekim öncesi, ekimden hemen sonra, cücüklenmeden önce ve ekimden 30–40 gün sonraya kadar) farklı türdeki yabancı otlara karşı uygulanır.

Genelde ülkemizde yabancı ot mücadelesi büyük ölçüde Darıcana karşı yapılmaktadır. Darıcan için Proponilaktif maddesi içeren ilaçlar uygulanabilir. Bunun için tohum ekiminden 25–30 gün sonra darıcan daha 3–4 yapraklıyken su kesilir ve tarlada hiç su kalmadığı zaman ilaçlar tavsiye edilen dozlarına göre uygulanır. İlaç uygulamasından 48 saat sonra tekrar tarlaya su verilir. Otların su altında kalarak ölümünü kolaylaştırmak için bu su verme işleminde su seviyesi biraz yüksek tutulmalıdır.

Darıcana karşı uygulanan diğer bir aktif madde de Molinate’dir. Bu aktif maddeyi içeren ilaçlar ekim öncesi veya ekim sonrası uygulanabilir.

Cyperus ve Scirpus türleri ile geniş yapraklı otlar için ise Bentazon aktif maddesi içeren ilaçlar kullanılabilir. Geniş yapraklı otlar 2–10 yapraklı devrede iken kontrol edilebilir. Bentazon darıcan üzerinde etkili değildir. Çıkış öncesi etkisi yoktur çıkıştan sonra kullanılmalıdır.

Ülkemizde çeltikte yabancı ot kontrolü için tavsiye edilen diğer yabancı ot ilaçlar şunlardır

§  Bensulfuron-methyl: Geniş yapraklı ve sazlar, Learsia oryzoides

§  Thiobencarb: Darıcan ve sazlar

§  Bispyribac sodium: Darıcan ve sazlar

§  Cyhalopob-Butyl: Darıcan ve göl ayırığı

§  Ethoxysulfuron: Geniş yapraklı ve sazlar

§  Cyclosulfomoron: Geniş yapraklı ve sazlar

§  Profoxydim: Darıcan

§  Azimsulfuron: Darıcan, sazlar ve geniş yapraklı otlar

§  Halosulfuron-methyl: Sazlar ve geniş yapraklı otlar

§  Penoxsulam: Darıcan, sazlar ve geniş yapraklı otlar

§  Fenoxaprop-p-ethyl: Leptochloa fascicularis ( Baraj-Sürek otu)

HASAT VE DEPOLAMA

Hasat Zamanı:

Çeltik, yüksek verim ve kaliteli pirinç elde etmek için salkımların % 80 'nin saman rengini aldığı, alt kısımdaki danelerin sert mum devresine ulaştığı ve danelerin % 22–24 arasında rutubet içerdiği devrede hasat edilmelidir. Enstitümüzde yapılan çalışmalar, çeltiğin salkım çıkarmadan 45–50 gün sonra hasat edilmesinin uygun olacağını göstermiştir. Çeltik mahsulünü çok yüksek derecedeki rutubette hasat etmek, danelerin tam olgunlaşmasını engeller ve kurutma için daha fazla masraf yapılmasına sebep olur. Gereğinden fazla düşük rutubette hasat etmek ise hasat ve pirince işleme sırasında daha fazla kırık meydana gelmesine neden olur.

Zamanından önce hasat, aynı zamanda tane verimini ve elde edilen mahsulde olgunlaşmamış danelerin fazla oranda olması sonucu, kırıksız pirinç randımanını düşürür. Geç hasat etmek, tane dökülme ve yatmadan dolayı verimi düşürür ve kırıksız pirinç randımanını azaltır.

Ülkemizde çeltik hasadı bölgelere göre değişmesine rağmen, 15 Eylül ve 30 Ekim tarihleri arasında yapılmaktadır. Önemli çeltik ekim bölgelerimizden Trakya ve Karadeniz bölgelerinde Eylül ayı ortalarında başlar ve Ekim sonlarında biter. Bana karşılık, Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde hasada ağustos ortalarında başlanabilir. Güney Marmara bölgesinde Ağustos sonunda çeltik hasad edilebilir.

Hasat Yöntemleri

Çeltik dünyada ve ülkemizde farklı şekillerde hasat edilmektedir. Bu yöntemler:

1- Elle biçme ( orakla ),

2- Motorlu, kendi yürür biçme makinalarıyla biçme,

3- Biçerdöverle hasat harman işleminin birlikte yapılmasıdır.

 

 

Elle (orakla) ve motorlu, kendi yürür biçme makinalarıyla hasatta; bitkiler 15-20 cm yükseklikten biçilir biçilen saplar danelerin kuruması için hava şartlarına bağlı olarak 3-4 gün tarlada güneş altında bırakılır. Kuruma işleminden sonra toplanan saplar, tarlada veya harman yerine taşınarak harman makinalarıyla (Batöz) veya biçerdöverle harman edilirler. Bugün, bu uygulama çok az sayıdaki çiftçi tarafından yapılmaktadır.

Biçerdöverle hasat-harman, en ekonomik şekilde çeltiğin hasat edilmesini sağlar. Bu şekildeki hasatta, kontro-batör sistemlerinde değişiklik yapılan ağır ve çamurlu toprak yapısına sahip tarlalarda, daha kolay hareket edebilmesi için palet takılmış biçerdöverler kullanılır.

KURUTMA

Özellikle biçerdöverle yapılan hasatta, elde edilen ürünün rutubeti oldukça yüksektir (%24–25). Yüksek rutubet içeren mahsulün güvenle depolanabilmesi için rutubet içeriği % 14 'e düşürülmelidir. Bu ancak güneş altında sergenlerde veya mekanik kurutma tesislerinde yapılan kurutma ile sağlanabilir.

Güneş altında kurutmada; çeltik ürünü sert beton veya benzeri zeminlere serilir. Bu şekilde 4–5 gün güneş altında tutulan ürünün rutubeti istenen seviyeye düşer. Kurumanın homojen bir şekilde yapılabilmesi amacıyla sergen kürek veya tırmıkla sık sık karıştırılmalıdır.

Mekanik kurutmada, ısıtılmış hava ürünün içine belirli bir süre gönderilir. Bu işlem, ürünün rutubet oranı, belirli bir seviyeye düşünceye kadar devam eder. Kuruma süresi sıcaklık seviyesine bağlı olarak 4–8 saat arasında değişir. Ürün hasat edildikten sonra 12 saat içerisinde kurutulmalıdır. Bu süre 24 saat, geçmemelidir. Tohumluk olarak kullanılacak mahsullerde kurutma sıcaklığı biraz daha düşük olmakla birlikte genelde, ürün sıcaklığı 28-29 C civarında ve ocak sıcaklığı ise 50-55 C tutulur. Sıcaklık gereğinden fazla tutulursa tohumluk mahsullerde çimlenme gücü düşer ve pirince işleneceklerde ise işleme sırasında fazla kırık meydana geleceğinden kırıksız pirinç randımanı azalır.

 

DEPOLAMA

Çeltik mahsulünün güvenle depolanabilmesi için dane rutubetinin % 14 'ün altına düşürülmesi gerekmektedir. Eğer harman işleminden sonra rutubet oranı hemen % 14 'ün altına düşürülmezse, mikroorganizma faaliyetleri ve böceklerin zararı sonucu tanelerde bozulmalar söz konusu olabilir.

Çeltik depolanacak ambarlarda nispi rutubet % 60' ın altında olmalı ve sıcaklık ta mümkün mertebe düşük tutulmalıdır. Ayrıca depolanacak mahsul depolanmadan önce, soyuk, kırık dane, boş kavuz, sap-saman parçaları ve diğer yabancı maddelerden çok iyi şekilde temizlenmelidir.

Çeltik depolanmasında kullanılan en yaygın depolama yöntemi, bez veya keten çuvallar içerisinde ambarlarda depolamadır. Çuvallar, ağaçtan yapılmış platformlar üzerine yığılarak depolanırsa, bu şekilde çuvallarla zemin arasında hava sirkülasyonu sağlanmış olur. Bu da depolamanın sıhhati açısından yararlıdır.

Gelişmiş ülkelerde galvaniz veya betondan yapılmış silolar çeltik depolanmasında kullanılmaktadır.

HASTALIK VE ZARARLILAR

Çeltik Hastalıkları

Ülkemizde ekonomik ölçüde sorun yaratabilen, üç önemli mantarı çeltik hastalığı vardır. Bunlar çeltik yanıklığı (Pyricularıa oryzae) , kök boğaz çürüklüğü (Fusarium moniliforme) ve Kahverengi yaprak lekesi (Helmithosporium oryzae) 'dir.

Çeltik Yanıklık Hastalığı (Pyricularia oryzae)

Belirtisi: Bu hastalık, bitkinin yaprak ayasında, kınında, sap ve salkım kısımlarında iğ veya baklava şeklinde iki ucu sivri, ortası gri veya bej, etrafı kahverengi veya kırmızımsı lekeler şeklinde semptomlar gösterir. Ağır enfeksiyon durumlarında, bitki tamamen yanıp kuruyabilir. Hastalıktan dolayı bazen tarladan hiç ürün alınmayabilir. Hastalık, alınan ürün miktarını düşürdüğü gibi elde edilen ününün pirinç kalitesini de düşürmektedir.

Hastalık etmeni hastalıklı tohumlar, tarlada kalan hastalıklı bitki artıkları ve toprakla taşınır.

Hastalığın meydan çıkmasını sağlayan uygun koşullar

- Yüksek nispi rutubet (% 80 'nin üzerinde),

- Aşırı dozda Azotlu gübreleme,

- Azotlu gübre uygulama zamanının iyi ayarlanamaması, özellikle gelişmenin erken

dönemlerinde, fazla miktarda azot uygulanması,

- Geç ekim yapmak,

- Bitki sıklığının fazla olması,

- Bulutlu ve yağışlı günlerin fazla olması,

- Yüksek hava sıcaklığı (28–30 o C),

- Soğuk veya serin sulama suyudur.

- Talanın susuz bırakılması. Tarla susuz bırakıldığında, toprak hava ile temas eder ve

toprak azotu nitrata dönüşür, buda hastalık riskini arttırır.

 

Kontrolü

Kültürel Tedbirler

- Dayanıklı çeşit yetiştirmek,

- Aşırı Azotlu gübre kullanımından kaçınmak,

- Sık ve geç ekim yapmamak,

- Münavebeli ekim yapmak ,

- Hasat sonu, hastalıklı bitki artıkları tarladan temizlenmelidir.

- Sulama suyunun soğuk olmamasına dikkat etmek.

- Tarlayı susuz bırakmamaktır.

Kimyasal Mücadele

- Ekimden önce, uygun Fungusitlerle (Benomly, carbendazim etkili maddeli ilaçlarla 100 litre suya 200 gr. Ilaç karıştırılarak.) tohum ilaçlaması yapılmalıdır. Bunun için tohum çimlendirmek amacıyla su içerisine bırakıldığında 24 saat ilaçlı su içerisinde bekletilir, daha sonra suyu sızdırıldıktan veya çimlenme işlemi sağlandıktan sonra tarlaya ekimi yapılır.

Hastalık tarlada görüldüğünde;

- Benomly etkili maddeli ilaçlarla 100 litre suya 60 gr. Ilaç veya

- Carbendazim etkili maddeli ilaçlardan biri ile dekara 150 gr. kullanılarak iki hafta ara ile iki, gerekirse üçüncü ilaçlama, yeşil aksam ilaçlanması olarak uygulanmalıdır Yeşil aksam ilaçlamasında ülkemizde tavsiye edilen diğer bir fungisit Trifloxystrobin’dir. Bunun yanında, Azoxystrobin, Tricylozole, Edifenphose ve İsoprothiolane gibi fungisitlerde dünyanın diğer ülkelerinde yanıklık hastalığı ile mücadelede yeşil aksam ilaçlamasında kullanılmaktadır. 

Kahverengi Yaprak Lekesi (Helmithosporium oryzae) Belirtisi: Koleptil ve çimlenen danelerin kökleri üzeride; küçük, yuvarlak kahverengi lekeler oluşur, daha sonra bu lekeler birinci ve ikinci yaprak üzerinde renk değişikliklerine sebep olur. Bazı durumlarda, mantar aynı zamanda kökleri de enfekte eder ve köklerin rengi siyaha dönüşür. Hastalıklı bitkilerin gelişmesi durur veya ölürler. Yaşlı bitkilerin yapraklarında görülen lekeler, yuvarlak veya oval şekildedir, lekelerin orta kısmı açık kahverengi veya gridir, kenarları kımızımsı kahverengidir. Hastalığa orta derecede hassas çeşitlerde lekeler, 1–4 mm ve duyarlı veya çok yüksek derecede hassas çeşitlerde 5–14 mm uzunluktadır. Dayanıklı çeşitler üzerinde ise mantar ince, küçük koyu lekeler meydana getirir. mantar aynı zamanda, dane kavuzu üzerinde de Leke meydana getirebilir ve daneler siyah renk alabilir.

 

Hastalığın Oluşmasında Etkili Faktörler

Bazı potasyum, mangan, magnezyum, silisyum, demir ve kalsiyum gibi besin elementlerinin eksikliğinin görüldüğü topraklarda, kahverengi yaprak lekesi hastalığı, daha fazla görülür. Azotun hem yüksek hem de düşük dozda olmasının her ikisi de çeltik bitkilerinin, bu hastalığa olan duyarlığını arttırır.

Kalsiyum, asit topraklarda, pH’ı yükseltip asitliği nötralize etmek için uygulanır. Ancak, besin maddesi solüsyonu 30 ppm kalsiyum içerdiğinde, kahverengi yaprak lekesi hastalığının zararı azalmaktadır, 50 ppm olduğunda hastalık artmaktadır. Mangan‘nın (Mn) bitki tarafından alınabilirliği öncelikle, toprağın pH’sına bağlıdır. Torakta mangan konsantrasyonunun artması veya bitki tarafından alınması sonucu, duyarlı veya dayanıklı çeşitlerin kahverengi yaprak lekesi hastalığından zarar görme riskini azaltır .

Magnezyum ve demir seviyesi ile kahverengi yaprak lekesi hastalığı zararı arasında negatif bir ilişki vardır. İki elementte hastalığın azalması yönünde etki yapmaktadır.

Hastalığın Kontrolü

Kahverengi yaprak lekesi hastalığını kontrol etmenin en önemli yolu, toprakta, besin maddelerini uygun bir şekilde bulundurmak ve susuzluk stresi meydana getirmemektir. Kahverengi yaprak lekesi hastalığı, patolojik bir hastalık olmaktan ziyade, besin maddesi ve fizyolojik bozuklukların bir göstergesidir.

Hastalığı kontrol etmenin en ekonomik yolu, dayanıklı çeşit yetiştirmektir. Bunun yanında, tohum ilaçlaması, yapılarak, fide devresindeki enfeksiyonu önlenebilir. Azotlu gübreyi uygun dozda kullanmak ve münavebe uygulamak gibi yöntemlerde hastalığın kontrolünde önerilebilir.

Çeltik Kök Boğaz Çürüklüğü (Fusarium moniliforme)

Belirtisi: Hastalık etmeni mantar, çeltik bitkisinin kök ve kök boğazını hastalandırır. Genç çeltik bitkilerinde görülen bakanea simptomları, normal bitki boyundan daha uzun oluşu, ince gelişmesi ve sarımsı yeşil renkte olması ile ayırt edilir. Bazı durumlarda ise aynı hastalığa sahip bitkiler cüce kalabilmekte veya normal boyda olabilmektedir.

Çeltik bitkisinde, sapa kalkma devresinde bakanea belirtileri görülebilir. Bu durumda, uzun boylu olan, genellikle kardeşlenmemiş (1-2 kardeş) olarak görülen bitkilerin (Resim-25) yaprakları kurur ve bitkiler birkaç hafta içinde ölürler. Tümüyle beyaz görünen bitkiler, normal bitkilerden çok önce salkım çıkarırlar ve beyaz renkli olan salkımlarda sadece boş kavuzlar bulunur.

Salkım çıkarma dönemindeki belirtisi ise, bitkilerin normal gelişmesini tamamlayıp salkım çıkarmasından sonra, dane doluma geçmeden kuruyup ölmesi ve beyaz başaklara sahip olmasıdır (Çiftçiler bu tip belirtiye beyaz başak demektedirler) (Resim-26). Bu bitkiler incelendiğinde, alt kısımlarında, su düzeyindeki birinci veya ikinci boğumda, mantar beyaz veya pembe misel ve konidi kümelerinin oluşması ve alt boğumlarda görülen çok sayıdaki havayı kök ile hastalık kolaylıkla tanınabilir.

Hastalık önemli ölçüde tohumla taşınır, hastalık taşınmasında, hastalıklı bitki artıkları da etkili olmaktadır.

 

Kontrolü

- Münavebe yapmak

- Hastalıksız tohum kullanmak

- Yüksek dozda Azotlu gübre kullanmamak

- Hastalığa dayanıklı çeşit yetiştirmek.

- Yanıklık hastalığında açıklandığı şekilde tohum ilaçlaması yapmaktır.

Çeltik Beyaz Uç Nematodu Zararlısı (Aphelenchhoides besseyi)

35’den fazla familyaya dahil olan ve bitkilerde parazitik etki yapan, 130 nematod türü çeltikle ilişkilidir. Ancak, bunlardan çok az miktarı çeltik bitkisinde hastalık arazı meydana getirmektedir. Ekonomik ölçüde zarar meydana getirenler şunlardır; Aphelenchoides besseyi, Ditylenchus angustus, Hirschmanniclle spp. Criconemella spp. Meloidogyne spp. Heterodera spp. Pratylenchus spp. Ve Hopololaimus indicus.Bu nematodlardan Aphelenchoides besseyi, çeltik beyaz uç yanıklığı ve Ditylenchus angustus urfa hastalığı meydana getirir. En zararlısı beyaz uç yanıklıdır.

Bütün çeltik yetiştirilen ekolojilerde görülebilir ve beyaz uç yanıklığı meydana getirir Bu nematodun bulunması için konukçu olan bitkilerin bulunmasına gerek yoktur. Aynı zamanda, mantarlar üzerinde de yaşamını sürdürebilir.

Çeltik beyaz uç nematodu dış karantinaya tabi bir zararlıdır. Ancak, 1995 yılında ilk defa Balıkesir ilinin Gönen ile Edirne’nin İpsala ilçelerinde görülmüştür. Zararlının etkili olduğu sahalarda, %50-60’lara varan oranlarda zararlar tespit edilmiştir.

Konukçuları

En önemli konukçuları çeltik ve çilektir. Bunun yanında, Çin lahanası, soğan, soya fasulyesi, şeker kamışı, tatlı mısır, tatlı patates, marul, çok sayıdaki buğdaygiller, orkide, Meksika ayçiçeği ve İtalyan darısı, bazı darıcan ve saz türleri ile süs bitkileri de konukçuları arasında yer almaktadır. Diğer taraftan, Alternaria spp, Fusarium spp, Helminthosporium spp, Sclerospora spp ve Sclerotium oryzae gibi çok sayıdaki saprophytic ve pathogenic mantarlar üzerinde de çoğalabilir.

Coğrafik Dağılımı

Kıtalar itibarıyla beyaz uç nematodunun görüldüğü ülkeler;

Avrupa: Bulgaristan, Macaristan, İtalya, Rusya, Slovakya,

Asya: Afganistan, Azerbaycan, Bangladeş, Kamboçya, Çin, Hindistan, Endonezya, İran, Japonya, Kore Cumhuriyeti, Laos, Malezya, Burma, Nepal, Pakistan, Filipinler, Srilanka, Tayvan, Tacikistan, Tayland, Özbekistan, Vietnam.

Afrika: Benin, Burkina Faso, Burindi, Kamerun, Orta Afrika Cumhuriyeti, Çat, Mısır, Gabon, Gambiya, Gana, Kenya, Madagaskar, Malavi, Mali, Nijerya, Senegal, Sierra Leone, Güney Afrika, Tanzanya, Togo, Uganda, Zaire, Zambiya ve Zimbave.

Kuzey Amerika: ABD (Arizona, Kaliforniya, Florida, Havai, Louisiana, Texas)

Orta Amerika ve Karayipler: Küba, Dominik Cumhuriyeti, El Salvador, Panama

Güney Amerika: Arjantin, Brezilya, Ekvator.

Okyanusya: Avustralya, Fiji Adları.

A. besseyi ilk defa 1915 yılında Japonya’da görülmüştür. ABD’denin güney eyaletlerinde ise, ilk defa 1935 yılında gözlenmiştir. Ancak, besin maddesi eksikliğinden kaynaklandığı düşünülmüştür. Rusya’da Krasnodar bölgesinde beyaz uç nematodu ilk defa 1939 yılında tespit edilmiştir. İtalya’da ise 1996 yılında fark edilmiştir. Ülkemizde ekonomik ölçüde zararı, ilk defa 1995 yılında gözlenmiştir.

Hastalığın Belirtisi

A. besseyi'nin tipik belirtisi, bitkilerin bayrak yapraklarının ucunun 3-5 cm kısmının beyazlayıp kurumasıdır (Resim-27). Gelişmenin erken devrelerinde, genç yaprakların uç kısmından 5 cm'lik kısmı beyazlaşır. Bu yaprakların uçları daha sonra kurur ve parçalanır. Diğer belirtiler, bayrak yaprağının kıvrılması ve çıkan salkımı gizlemesidir (Resim-28). Salkımda dane sayısının azalması, steril başakçıkların meydana gelmesi, danelerin incelip küçülmesi ve 1000 dane ağırlığının azalmasıdır. Bazen hastalıklı yaprağın orta veya alt kısmı daha koyu yeşil renktedir. Diğer belirtileri, bitki boyu ve salkım uzunluğunun kısalması, dane doldurma ve olgunlaşmanın gecikmesi, üst boğumlarda kardeşlerin oluşması şeklindedir. A. besseyi ile enfekte olmuş bitkilerin hepsinin, yaprak ve salkımlarda bu karakteristik belirtiler görülmeyebilir.

Nematod çeltik bitkisinin yaprağının uç kısmı ile gelişme noktasından beslenir.

Nematodun Biyolojisi

Nematod önemli ölçüde, tohumla taşınmaktadır. Aynı zamanda, hastalıklı kavuz ve bitki artıkları ile tarladaki yabancı otlarda da kışı geçirebilir. A. Besseyi kuru tohumda canlılığını 2-3 yıl devam ettirebilir. Fakat tarlada kalan tohumlarda 4 ay sonra ölür. Toprakta iki ürün arasında geçen süre zarfında canlılığını koruyamaz.

Tohumun çimlenmesinden sonra, nematod tohumdan çıkar ve çıkan bitkinin premordiası üzerinde beslenir. Daha sonra, sap ve yaprağın büyüme noktası üzerine geçer ve oradan salkım oluşum döneminde, başakçıkların üzerine geçer. Tozlanma devresinden önce, nematodun çoğalma oranı yüksektir. Tozlanmadan sonra, çoğalma oranı yavaşlar ve daha sonra olgunlaşmış danede çoğalma durur. Olgunlaşmadan önce dane kavuzu üzerinde bulunan nematodlar, olgunlaşmadan sonra dane içerisine yerleşir.

A. besseyi, eğer atmosferdeki rutubet %70'in altında ise aktif değildir. Nematod su tabakası ile kaplı ise bitkinin toprak üstü organları üzerinde hareket eder. A. besseyi'nin gelişebilmesi için optimum sıcaklık 23-32 º C 'dir. Nematod 13-43 º C arasındaki sıcaklıklarda aktif durumdadır. 43 º C'nin üzerindeki sıcaklıkta ölür. Hayat devresini 21 º C sıcaklıkta 10 günde, 23 º C ise 8 günde tamamlar. Bir sezonda birkaç generasyon çoğalabilir. Zararlıyla bulaşık tohumlarda, tohum başına bulunabilen nematod sayısı (0) ile (64) arasında değişebilir. Çok bulaşık ve az bulaşık 100 tohumda bulunabilen nematod sayısı ise 1241 ve 132 arasında değişim gösterebilmektedir. Nematodun önemli bir kısmı 25-30 º C sıcaklıkta, suyla ıslatılmış tohumlardan 72-88 saat içerisinde dışarı çıkarlar.

Nematodun tarladan tarlaya taşınması, sulama suyu, rüzgar, hayvanlar, insan faaliyetleri, alet ekipman ve bitki artıkları ile de olabilmektedir.

Fazla azotlu gübre kullanılması, havaların yağışlı ve rutubetli gitmesi ve sık ekim yapılması gibi koşullar da nematodun gelişmesini teşvik etmektedir.

Nematodun Meydana Getirdiği Kayıp

Beyaz uç nematodu etkili bir şekilde zarar yaptığı tarlalarda %50-60’a varan ürün kayıpları meydana getirebilmektedir. Nematod zararından dolayı salkımlar küçülmekte, boş başakçıklar oluşmakta ve daneler incelmektedir. Buda önemli miktarda ürün ve kalite kayıplarına neden olmaktadır. Nematod zararı sonucu daneler incelip sertleştiğinden pirince işleme sırasında fazla kırılma meydana gelerek, pirinç randımanı düşer. Ayrıca, elde edilen pirinç iyi bir görüntü vermemektedir. Bunun yanında, çeltik ve pirinç 1000 dane ağırlıkları azalmaktadır.

Nematodun Kontrol Edilmesi

Nematod, önemli ölçüde tohumla taşındığı için, nematod içermeyen tohum kullanılması en iyi kontrol mekanizmasıdır. Ancak, diğer güvenilir bir kontrol şekli de, sıcak su uygulamasıdır. Az miktardaki tohumların 55-57 º C arasındaki sıcak suda 15 dakika tutulması, çimlenmeyi etkilemeden nematodları öldürmektedir.

Dayanıklı veya toleranslı çeşitlerin yetiştirilmesi, sıcak dönemlere kalmadan ürünü erken, serin dönemlerde yetiştirebilmek için erken ekim yapmak (Güneydoğu Anadolu ve Akdeniz Bölgesi gibi), sık ekim yapmamak, azotlu gübreyi dozunda ve zamanında kullanmak gibi kültürel yöntemlerde nematod populasyonunun azalmasında etkili olmaktadır.

Benomyl ve Thiabendazole gibi kimyasallarla tohum ilaçlaması yapmak, nematod yoğunluğunu azaltmıştır. Ancak, alüminyum fosfatla fumigasyon yapmak etkili bulunmamıştır.

Tarladaki bitki ve yabancı ot artıklarının temizlenmesi ve su içerisine direk ekim yapılması da, bu nematodla mücadele için önerilen diğer yöntemlerdir.